Bir varmış, Bir yokmuş;
Bahçenin birinde, güneşe sevdalı bir gündöndü yaşarmış. onun dibinde
de gündöndüye sevdalı bir sarmaşık. Gündöndünün gövdesine sımsıkı sarılır,
yüzünü ona dönsün, onu sevsin diye umutla beklermiş. Gündöndü ise her sabah
güneş doğduğunda yüzünü sevdayla göğe çevirip hayran hayran güneşi seyredermiş.
Sarmaşıkçık çaresiz, daha bir sıkı sarılırmış gündöndüye. ama nafile, gündöndünün
aklı güneşte. Akşam olup da güneş battığında sevdiğini yitiren gündöndü boynunu
büker, içine kapanır kalırmış üzüntüden. Sarmaşık daha sıkı, daha sıkı yapışırmış
o zaman. Gelgelelim sabah olduğunda, gündöndünün yüzünü kendisine çevirmeyeceğini,
günesle onun arasına giremeyeceğini bir daha anlarmış.
Ama bir sabah, minik sarmaşık uyanınca ne görsün: ilk defa sevgili
gündöndüsünün yüzü güneşe değil, kendine dönük. Sevinçten az kalsın çığlık atacakmiş
ki gündöndüsünün öldügünü anlamış. Çünkü sarmaşık, sevdiğinin yüzünü kendisine
çevirmek için onun gövdesine sarıldıkça, yavaş yavaş onu boğduğunu, öldürdüğünü hiç
farketmemiş. Gündöndü ölünce sarmaşığın sarılacağı bir sey de kalmamış. Zamanla o
da sararıp solmuş. Sonra çiftçinin biri gelmiş, ikisini de bir kenara koparıp fırlatmış.
7numara